Medya101- Köre Göz, Dilsize Söz Ol
‘’Tarih101- Türkler Masada Kaybetti’’ yazımızı paylaştıktan çok kısa bir süre sonra sosyal medya hesaplarımızdan ‘’Yanıldık, yanılmanın mutluluğunu yaşıyoruz!’’ demiştik. Ancak erken ve elimize ulaşan haberlerin alt metnini araştırmadan konuşmuşuz.
Analizimize Dağlık Karabağ Anlaşması’nın maddeleri ile başlayalım:
– Azerbaycan ve Ermenistan kontrol ettikleri pozisyonlarda kalacak.
– Kelbecer 15 Kasım, Ağdam rayonu 20 Kasım, Laçin 1 Aralık’a kadar Azerbaycan’a geri verilecek.
– Tarafların ateşkese uymasını denetlemek amacıyla bir mekanizma oluşturulacak.
– Dağlık Karabağ’da temas hattında ve Laçin koridorunda Rus barış gücü bulunacak
– Ermenistan ordusu, geri çekilmesini Rus askerlerinin denetiminde yapacak.
– Rus barış güçleri Dağlık Karabağ’da 5 yıl süreyle kalacak. Taraflar 6 ay öncesinde itiraz etmezlerse süre otomatik olarak 5 yıl uzayacak.
– 3 yıl içinde Ermenistan ile Hankendi arasındaki rota oluşturulacak. Rus askerleri bu rotanın korunması için yeniden konuşlandırılacak.
– Yerinden edilmişler, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin kontrolünde Dağlık Karabağ ve etrafındaki bölgelere dönecek.
– Azerbaycan’ın batı illeri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım koridoru açılacak.
– Taraflar arasında esir ve cenaze değişimi yapılacak.
Maddeler bunlar… Maddeler arasında maalesef Türkiye lafzı geçmemekte. Bu cümlenin altını çizmek gerekir. Türk askeri maalesef Karabağ’da olamayacak. Bu gerçek ile yüzleşmeliyiz. Çünkü, Türk medyası, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in zafer konuşmasında tek cümlelik bir kısmı ile hareket ederek tüm Türkiye’ye yanlış bilgiyi verdi. Şuan, o haberleri yapanlar da yanlış yaptıklarının farkında. Ancak basınımız, bu haber ile Azerbaycan’ın zaferinden daha çok coşkulandığı için işin doğrusunu söyleyemiyor.
Peki Sayın Aliyev’in kurduğu cümle neydi?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev, zafer konuşmasını yaparken, büyük ihtimal o anın heyecanı ile söylediği ancak ayrıntıya ihtiyaç duyan cümle şöyle “Türk ve Rus askerleri ateş kesi birlikte denetleyecekler.“. Bu cümle doğru. Ancak Sayın Aliyev, başka bir maddeye ithafta bulundu o cümlede. O madde ise yine Türk askerinin Karabağ’a girmesinin yolunu açmıyor. O maddede TSK Karabağ’ın Rusya’nın kontrolü altında olduğu yerlerde, Rus istihbaratının vereceği bilgi (!) doğrultusunda sadece İHA’lar ile gözlem yapabilmesini sağlıyor. Bizim Karabağ’da Rusya ile yürüteceğimiz tek iş bundan ibaret. Bundan başka bir görev veya yetkimiz yok. Kısaca Türk Askeri maalesef Karabağ’da bulunamayacak.
Kremlin Çok Hızlı
Karabağ Anlaşmasına göre Rusya,
-1960 Rus askeri
-90 zırhlı araç
-380 hafif askeri araç sevkiyatı ile Laçin Koridorunun denetimini üstlendi. Kremlin bu askeri araçların sevkiyatını tamamlamak üzere. Belki de biz bunları yazarken tamamlamıştır bile.
Kremlin Ankara’ya Geldi
Rus ekibi, Ankara’dan ayrılırken bir açıklama yapmadı. Ancak Milli Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada “Türk-Rus askeri heyetleri arasında Milli Savunma Bakanlığındaki teknik görüşmeler tamamlanmıştır. Görüşmelere önümüzdeki günlerde devam edilmesi planlanmıştır.“ dendi. Son cümleyi tekrar tekrar okuyun. Bu cümle politikada “biz orta bir noktada buluşamadık“ cümlesinin halka yansıyan tarafıdır.
Türkiye bu durumu nasıl aşabilir?
Şuan meclise sunulan “Azerbaycan’daki askeri varlığımızın bir yıl daha uzatılması“ tezkeresi onaylanır ise Azerbaycan’da 1 yıl daha durabileceğiz. Bunun diğer anlamı ise Azerbaycan’ın Karabağ’daki geri aldığı topraklarda Türk askeri de olacak. Karabağ Anlaşmasında bunun önünü kapatan bir madde yok. Ancak hala Karabağ’ın %60’ı Rusların elinde. Laçin, Azerbaycan’a verilse de, Türkiye-Nahçıvan-Azerbaycan’ı bağlayan Laçin Koridorunun denetimi Rusların denetimi altında kalacak. Türk olarak, Bu vatanın ferdi olarak vazgeçmemiz gereken huylarımız var. Eğer bu coğrafyada, bu Ay Yıldızlı bayrağın altında yaşamak ve yaşatmak istiyorsak bu tarz Milli Davalarda hayalperest davranamayız. Milli Davalarda ayaklarımız yere basmak zorundadır.
Medya Boyutu
Türk medyasının işleyişi her zaman kitaplara konu olacak türdendir. Başka bir açıdan da kitaplara konu olması gereken mevzu, medyadan haberi okuyan, izleyen vatandaşlarımızın tepkileridir. Zira vatandaşımıza “medyaya güveniniz var mı?“ diye sorduğumuzda, kesinlikle yok der. Ancak konu, verilen haberi araştırmaya geldiğinde… Evet, maalesef milli davalarda tutumumuzu değiştirmeliyiz.
Medyamızın bu tutumunu eleştiriyor ve kınıyoruz. Medyamız “Türkiye, Karabağ’da.“ diyerek bizleri kandırmış ve dış siyasetimizi de etkilemiştir. Bu coğrafyada her şey saliseliktir ve kelebek etkisinin her zerresinin yaşandığı bir yerdir. Medyamız ve vatandaşlarımız bunu anlamadıkça bu tarz haberler ile çok sevinir ve ardından da daha çok üzülür. Artık bizlerin, gençlerimizden başlayarak okumaya, araştırmaya ve yapıcı eleştiri yapmaya başlamamız gerekiyor.
Takipte, aktif ve dinç kalın dostlar…