Tarih101- Türkler Masada Kaybetti
27 Eylül’de alevlenen çatışmalar 44 gün sürdü. Azerbaycan’ın şanlı Türk Ordusu galip geldi. Ekibimiz gece yarısı bu haberi aldığında duygulanıp birbirimize sarıldık. Ancak hepimizin aklında tek soru vardı. Bundan sonra neler olacak?
Etraflıca incelememiz gerekirse Azerbaycan Ordusu, uzun süredir Karabağ’ı almaya hazırlık yapıyordu. Bunu da kimseden saklamak istemiyordu. Gerek de yoktu. Çünkü karşısındaki sözde devlet sadece Ermenistan tarafından tanınmış olup, siyasal varlığı da bir o kadar yolsuzdu. Kısaca Azerbaycan, ben giriyorum dese kimse bir şey diyemezdi. Keza öyle de oldu. Sivil halkı vuran hükümete cevap gecikmedi ve şanlı ordu Karabağ’a girdi.
SİHA’larla, farklı techizatlarla, sağlam askeri eğitim ile, akıllı komutanlarla ve İNANÇ ile Karabağ’a girdi… Türkiye’nin gerek siyasi gerekse askeri anlamda yardımları çok oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi: ”Maddi ve manevi olarak yanındayız.” sözü boş kalmadı.
Gelelim bu analize başlama nedenimize… Azerbaycan, askeri anlamda mükemmele yakın aksiyonları ile, ordunun anlık (gecikmesiz) karşı saldırıları ile, elindeki techizatı tanıyan ve onları optimum nasıl kullanabileceğini bilen askerleri ile, en önemlisi diyebileceğimiz akıllı komutanları ile zafere ulaştı. Ancak artık takvimler 1200’lü yılları göstermiyor. 2020 yılındayız ve sahada kazanılan harpten daha önemlisi masada kazanılan harp oldu. Artık sahada elde edilen toprağın değil, kağıt üstüne elde edilen toprağın anlamı oldu. Özellikle 1. Dünya Savaşında önem kazanmış olan ”Kağıt Üstünde Galibiyet”ten en çok ağzı yanmış Türkiye (o zamanda Osmanlı) oldu. Ve tarih tekerrür etti. Azerbaycan 1 hafta daha sürdürse Karabağ’ı topraklarına katabilecekken öyle bir antlaşma imzaladı ki, sanarsız savaşta kazanan Rusya…
Şartlara bakıcak olursak… Öncelikle şu bilinmeli. Şartların içinde Türkiye Askeri yok! Putin’in Karabağ Antlaşması ile ilgili basın açıklamasında da Türkiye lafzı geçmedi. Eğer Azerbaycan, ”Türkiye de olucak” diyerek bunu bastırmazsa maalesef Karabağ topraklarında Azerbaycan, Rusya ile baş başa kalacak.
Haritaya baktığımızda, Ermeni askerlerinin çekildiği bölgeye Rus askerleri yerleşecek. Bu durumda Karabağ’ın %60’ı Rusya’ya kalacak demek. Geriye kalan %40 ise Azerbaycan’a kalacak… Şimdi bu başarı mı?
Bunu başarı olarak saydık diyelim. Azerbaycan’ın Nahçıvan parçası ile arasında Laçin Koridoru oluşturulacak. Bu iyi bir şey. Sonuç olarak kısmi de olsa Türkiye ve Azerbaycan ana toprakları birleşmiş olacak. Peki bu koridoru kim denetleyecek? Antlaşmaya göre Rusya… Laçin koridorunu kullanan Türk bir şoför orada bir Ermeni ile kavga etse bu sefer Rusya’ya Laçin Koridorunu kapatma hakkı doğuyor. Bu en basit örnek…
Peki, Rusya neden Türkiye’yi istemiyor? Eğer bu antlaşma olmasaydı şuanda Azerbaycan ile direk bir komşu olacaktık ve bu durumdan doğan, Türkiye’nin Müslüman Türkler ile birleşmesi, en azından ilişkilerini ilerletmesi Rusya’nın hayrına olmayacaktı. Rusya, bundan dolayı antlaşmanın içinde TSK’yı bulundurmak istemedi.
Bütün bu anlattıklarımızı toparlayacak olursak:
-Rusya, Kafkasya’da 2 kat daha çok güçlendi. İran ile sınır elde etti.
-Rusya, savaşa dahil değilken Karabağ’ın %60’ına sahip oldu. bu uğurda şehitler veren Azerbaycan sadece %40’ına sahip oldu.
-Laçin Koridoru ile hem Nahçıvan’a hem de Türkiye’ye bağlanmak isteyen Azerbaycan, Laçin Koridorunda söz sahibi olacakken bu avantajı Rusya’ya verdi. Rusya gerek gördüğü yerde bu yolu kapatıp Nahçıvan ile olan bağlantıyı kesme hakkına sahip.
-Rusya her ne kadar 5 sene sonra buradan çıkacağız dese de bir bahane bulup kalacağına eminiz. Nitekim, Rusya ve ABD gibi ülkeler çıkarları peşinde her yere yerleşebilecek ülkelerdir. Bunu, geçen sene normalde Katar’da askeri birlik bulundurma hakkı biten ABD’nin, kral ile bir şekilde anlaşıp bu süreyi uzatmasından görebiliriz.
-Rusya, tek bir kurşun atmadan Karabağ’ın çoğunluğuna sahip oldu…